Elbette Ahmet Şık tehdit edilecek, edilmeyenlere bakıldığında

Türkiye’de kimin devlet ve siyaset tarafından himaye edildiÄŸini görebilmenin basit bir yolu var.

Kimin yargıdan, operasyondan, polisten ya da ülkeden itinayla kaçırıldığına bakın, orada yerleşik bu sistemi göreceksiniz.

 

* * *

Sedat Peker‘in iddialarının odağında yer alan, yargıyla ne kadar içli dışlı olduÄŸu ortaya çıkan SBK Holding Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Sezgin Baran Korkmaz‘ın hikâyesi de formüle uyuyor.

Yargıtay’a 27 Kasım 2020’de üye olarak seçilen, orada bir gün görev yapmadan Anayasa Mahkemesi üyeliÄŸine getirilen eski Ä°stanbul BaÅŸsavcısı İrfan Fidan, henüz “yüksek atlama” yolculuÄŸu baÅŸlamadan, Ä°stanbul BaÅŸsavcılığı görevini yürütürken Korkmaz’la ilgili ilginç geliÅŸmeler yaÅŸandı.

Ä°stanbul 7. Sulh Ceza HakimliÄŸi’nin kararından takip edelim süreci:

Karara göre, kara para aklama, örgüt kurma, dolandırıcılık suçlamalarıyla soruÅŸturulan Korkmaz hakkında 30 Eylül 2020’de yurt dışına çıkış yasağı kararı verildi. Aynı dönemde, malvarlıklarına el konulması kararı da alındı.

Ancak ne hikmetse Korkmaz hakkındaki operasyon başlatılmadı. Korkmaz, ifadeye bile çağrılmadı.

Ä°stanbul BaÅŸsavcılığı, kısa süre sonra Korkmaz’ın malvarlıklarına el konulmasına yönelik kararın kaldırılması için görüş bildirdi. Ãœstelik baÅŸvuru olmadan bu görüşü oluÅŸturdu.

Aynı gün, 6 Kasım’da, Ä°stanbul 3. Sulh Ceza HakimliÄŸi de tüm tedbir kararlarının kaldırılması kararı verdi.

BaÅŸsavcılığın mütalaası doÄŸrultusunda Korkmaz’ın avukatı, Ä°stanbul 7. Sulh Ceza Mahkemesi’ne de baÅŸvurarak, hakkındaki yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını istedi. Mahkeme, 17 Kasım’da, yurt dışına çıkış yasağını kaldırdı. Korkmaz, yasağı kalkar kalmaz yurtdışına gitti. 29 Aralık’ta SBK Holding’e yönelik operasyon baÅŸladığında tüm bunlar olup bitmiÅŸ, Korkmaz çoktan kaçmıştı.

Osman Kavala‘nın, Selahattin DemirtaÅŸ‘ın bir saat bile dışarıda kalmasına tahammül edemeyen, AÄ°HM kararlarına raÄŸmen haklarında durmadan eski iddialarla yeni dosya oluÅŸturan yargının vardır elbet bir bildiÄŸi!

* * *

Güncel olarak Korkmaz’ı konuÅŸuyoruz ama bu sistemin tarihi eski. Bir devlet ve siyaset geleneÄŸi…

Çiftlik Bank’la yapmadığı dolandırıcılık kalmayan, uyuÅŸturucu ticareti bile yapmayı tasarladığı ortaya çıkan, sistemin patlayacağını görünce, birilerinin “tam zamanı” uyarısıyla kaçan Tosuncuk Mehmet Aydın yakın örneklerden.

Daha yakını Thodex’in kurucusu Faruk Fatih Özer. Özer’e de birilerinin “tam zamanı” diye fısıldadığı konuÅŸuluyor. Yakında detayları ortaya çıkacaktır.

* * *

Daha eski, daha kararlı örnekler de var.

Ä°ddiaların odağındaki Mehmet AÄŸar‘ın kıyamadığı isimlerden, Bahçelievler katliamı hükümlüsü Haluk Kırcı misal.

Kırcı için devletin bugüne kadar yaptıkları saymakla bitmez.

Katliamdan sonra, iki yıl rahat rahat gezen Kırcı, 12 Eylül darbesinden sonra cezaevine konuldu. 7 kez idama mahkûm edildi. Ancak 1991’deki Terörle Mücadele Yasası affı sayesinde, asılacağı ya da ömür boyu yatacağı konuÅŸulurken salınıverdi. 7 cinayet, tek cinayet sayılmıştı. Hatalı salıverildiÄŸi anlaşıldı ama devletin acelesi yoktu. 1992’de, dönemin Erzurum Valisi Mehmet AÄŸar’ın kıydığı nikahla evlendi.

BaÅŸka ülkelerde tersi olur ancak burası Türkiye. 1996’da “yanlışlıkla” yakalandı, karakol “hatasını” anlayınca Kırcı’yı salıverdi. 1999’da yeniden yakalandı. Ancak Yargıtay, bu tip katliamlara iliÅŸkin, “çok cinayet olsa da tek suçtan yatmalı” kararı verince Kırcı da kararı emsal gösterip tahliye oldu. Ukrayna’ya kaçtı. Yargıtay, kararını düzeltti ama Kırcı yine gitmiÅŸti. Bir süre sonra Ukrayna’dan getirildi. Ama bu kadar kolay yakalanmasının sırrı da kısa zamanda açığa çıktı.

Yasalarda yapılan deÄŸiÅŸiklik, kalan cezasını kuÅŸa çevirmiÅŸti. 2010’da cezasını bitirdi.

Bütün bu süreçte, bazı gazetecilerin “kahraman” ilan ettiÄŸi, çeteci eski devlet görevlileri hep Kırcı’nın yanındaydı. Bazen saklıyorlardı, bazen pasaport buluyorlardı.

* * *

Ya da Sivas katliamı dosyası. Devletin neredeyse mağdur ilan ettiği sanıkların ömür boyu süren firariliği…

Katliamın asli faillerinden olan İhsan Çakmak, jandarma istihbarat ekipleri tarafından ancak 4 Mayıs 2007’de yakalanabildi! Çakmak’ın, bu süreçte 3 yıl Ä°stanbul Belediyesi Ulaşım A.Åž’de memur olarak çalıştığı ortaya çıktı. Geçen sürede, Amasya’da askerlik yapmıştı ve 1999’da Sivas’ta evlenmiÅŸti. 2000’de ehliyet almıştı ve sonrasında giÅŸe memuru olmuÅŸtu.

Firarilerden Muhammet Nuh Kılıç ile Mustafa Dürer, yıllarca arandılar. Kılıç’ın Almanya vatandaşı olduÄŸu sonradan anlaşıldı. Bulunamadılar ve davaları zamanaşımından düştü.

Davanın bir numaralı sanığı Cafer Erçakmak, 18 yıl boyunca firari olarak arandı. Hakkında kırmızı bülten çıkartıldı. Almanya ya da Fransa’da olduÄŸu iddia edildi. Ancak Sivas’ta 2011’de öldüğü ortaya çıktı. Erçakmak, emniyete 500 metre mesafedeki çocuÄŸunun evinde kalp krizi sonucu öldü.

Arananlardan Yılmaz Bağ da Sivas Kangal’da düğün yapmış ve hep Sivas’ta yaÅŸamıştı. Tüm bunlar ölünce ortaya çıtı. Firari sanıklar Şevket ErdoÄŸan, Köksal Koçak, Ä°hsan Çakmak, Hakan Karaca ve Necmi KaraömeroÄŸlu‘nun dosyaları ise 15 yıllık zamanaşımı süresinin dolduÄŸu gerekçesiyle ortadan kaldırıldı.

* * *

Bir de sürekli şefkat gören Hizbullah var…

2011’de, Yargıtay’ın elindeki dosyayı karara baÄŸlamaması nedeniyle, uzun tutukluluk düzenlemesinden yararlanan Hizbullah’ın lider takımı tahliye edildi ve kayıplara karıştılar. Yargıtay, her ÅŸey olup bittikten sonra cinayet, iÅŸkence, katliam suçlarıyla ilgili kararını verdi ancak artık sanıklar ortada yoktu.

Hizbullah ÅŸefkati bununla bitmedi. Anayasa Mahkemesi’nin, Hizbullah’la ilgisi olmayan bir dosyada verdiÄŸi karar emsal gösterilerek, Hizbullah üyeliÄŸi suçundan hükümlü 400’e yakın isim tahliye edildi ve büyük çoÄŸunluÄŸu Türkiye dışına çıktı. Nedense, aynı emsal karar çok az sayıda “Sol hükümlüye”, nadiren ve göstermelik olarak uygulandı.

* * *

JÄ°TEM’cilerden Susurluk tetikçilerine, iÅŸkence suçlularından mafyaya kadar liste uzun.

Devlet ve siyaset, ÅŸefkat elini bu listedeki isimlerden hiç çekmedi. Ãœstelik bu isimler üzerinde, “yakalarız” baskısını da sürekli hissettirdi. Sistemden çıkmamaları gerekiyordu.

Tüm bunları, sert bir eleştiri diliyle söyleyen ve söylemekten gazeteciyken de vekilken de vazgeçmeyen Ahmet Şık rahatsız ediyor şimdi birilerini. Öylesine rahatsız ediyor ki mezardan, cinayetten rahatça milyonların önünde söz edebiliyorlar. Tehditler gizli bile değil.

Hiç kaçmayan, haberleriyle, sözleriyle hep meydanda olan Ahmet Şık tehdit edilen.

Bir o örgüt, bir bu örgüt üyeliği ile suçlanan, dön dolaş konuşmalarından, meydanlardaki sözlerinden başka eylemi bulunamayan Ahmet Şık.

Hakikatin peÅŸinde koÅŸtuÄŸu için cemaatin, hükümetin, MHP’nin hedefe yerleÅŸtirdiÄŸi, tüm hayatını kazımalarına raÄŸmen bir ÅŸey bulamadıklarından Twitter mesajları, haberleri nedeniyle cezaevine attıkları Ahmet Şık.

Elbette Ahmet Şık tehdit edilecek. Edilmeyenlere bakıldığında, yakalanmayanlara, suçlanmayanlara, yol verilenlere bakıldığında neden tehdit edildiğini anlıyoruz.

Anlamadıkları ve anlamak istemedikleri ise devletin köküne dinamiti Ahmet Şık’ın iki cümlesinin deÄŸil, tüm bu “kahraman” ilan edilen, devlet gücü olmadan bir taşı alıp bir yerden bir baÅŸka yere koyamayacak yeteneksizlikteki karanlık yüzlerin eylemlerinin ve himaye edilmelerinin koyduÄŸu…