Bay “William M” 69 yaşında bir Fransız. En büyük özelliği de ırkçı ve biraz da kaçık olması! Kendi ifadesine göre 2016’da evinin soyulduğu günden itibaren “göçmen”lerden nefret ediyormuş ve bu dürtüyle çeşitli “eylem”ler düzenlemiş. Tabii bu yüzden de başı defalarca polisle derde girmiş! Halen Paris’te üç Kürt’ün ölümü ve diğer üçünün de yaralanmasından sorumlu olarak tutuklu bulunuyor.
***
Aslında her şey ortada! Türk, Kürt ya da Arap olmak Bay William için fark etmiyor ve o sadece “Avrupalı olmayan herkes benim düşmanımdır!” diyor! Saldırıyı önce 25 Aralık’ta, erken saatlerde gerçekleştirmek istemiş, fakat o saatte orada fazla kalabalık olmayacağını düşünerek “girişim”i ertelemiş! Yaptıklarından hiç de pişmanlık duymuyor ve tek üzüntüsü planladığı gibi cinayetten sonra intihar edememiş olması!
Oysa olan oldu; başta Fransızlar, tüm dünya bu korkunç cinayeti lanetledi ve bu dürtüyle de Paris’te bir sürü kınama gösterisi yapıldı. Bu arada bazı marjinal tipler de aşırılıklara kaçarak ortalığı döküp saçtılar! Her kitlesel harekette ortaya çıkan ve Fransızların “kırıcı” (“casseur”) dedikleri tipler bu vesileyle de ortaya çıkmıştı!
***
Aslında bu beklenmedik bir durum değildi ve bu nedenle de Fransız kamuoyu bu konuda hayli anlayışlı bir tutum sergiledi. Bakınız en etkili yayın organları bu haberi hangi başlıklarla verdiler:
Le Figaro (muhafazakâr): “Enghien sokağı cinayetinin kurbanı olan üç Kürde saygı gösterisi yapanlarla polis arasında şiddetli çatışmalar oldu”.
Le Monde (merkez sol): “Yabancı düşmanlığını kabul eden zanlı Pazartesi sorgu hâkimi önüne çıkacak”.
L’Humanité (komünist): “Irkçı cürüm mü, yoksa anti-Kürt terör eylemi mi?”.
İşte genelinde Fransızların tutumu böyle oldu! Suçlu belliydi; olayı takbihte bir uzlaşma içindeydiler; kimse de suçu üstüne atacağı bir “günah keçisi” aramıyordu!
***
İyi de Fransa’da yaşayan Türkler bu durumda ne yapmalı, nasıl bir tavır sergilemeliydi? Cani, “ha Kürt ha Türk!” dediğine göre onların da olayı kınaması, gösteriler yapması gerekmez miydi?
Aslında mutlaka böyle davrananlar olmuştur. Kaldı ki Kürtler arasında da -yer yer PKK bayrakları açılmış olsa bile- kimse tüm katılımcıları PKK’cılıkla damgalayamazdı! Oysa bizde iktidar tam da bunu yaptı ve olaya bambaşka gözlüklerle yaklaştı. Öyle ki Başkan Erdoğan, sözcüsü Ömer Çelik’in ağzından Fransa’ya şu çağrıda bulunuyordu: “PKK terör örgütü yanlılarının nasıl ortalığı yaktığı ortaya çıktı (…) Diyoruz ki PKK terör örgütü unsurları eninde sonunda güçlendikleri zaman tekrar size dönen, size zarar veren tablo ortaya çıkaracaklar. Cumhurbaşkanımız yaptığı açıklamalarda eninde sonunda bu terör örgütlerinin saldırıları ile yüzleşeceğini ifade etti. Bunları beslemeyin, destek vermeyin, fiziki olarak sizlerin ülkesinde himaye edilmesine müsaade etmeyin!”.
***
Verilen mesaj buydu; devreye Kürtler girince “Fransızlaşma”, “yabancılaşma” anlamına gelmekten çıkmış, “ortak düşman”a karşı iş birliği çağrıları başlamıştı. Oysa Elysée’de esen rüzgarlar hiç de bu çağrılara kulak verecek gibi görünmüyordu. Fransa’da olay yargıya intikal etmişti; itiraflar ortada ve zanlı da tutukluydu. Üstelik ırkçı cinayetler Fransa’da çok ağır bir suçtu; gereği yapılacaktı!
***
Ne var ki bu arada Beştepe anti-Türk ırkçılığı bir tarafa bırakmış, suçu adeta PKK’nın üstüne atarak Fransa’ya ders vermeye başlamıştı. Nitekim Saray sözcüsü Ö. Çelik’in bu konuda söyledikleri aynen şöyleydi: “Diyoruz ki PKK terör örgütü unsurları eninde sonunda güçlendikleri zaman tekrar size dönen, size zarar veren tablo ortaya çıkaracaklar. Cumhurbaşkanımız yaptığı açıklamalarda eninde sonunda bu terör örgütlerinin saldırıları ile yüzleşeceğini ifade etti. Bunlar beslemeyin, destek vermeyin, fiziki olarak sizlerin ülkesinde himaye edilmesine müsaade etmeyin dedi. Cumhurbaşkanımız bu uyarıları defalarca yapmıştır. PKK terör örgütü yanlılarının nasıl ortalığı yaktığını ortaya çıktı. Burada dikkat edilmesi gereken husus şu: PKK’nın faaliyetlerinin Kürtlere ne kadar zarar verdiği son örnekte de ortaya çıktı”.
***
AKP diplomasisini “akrobasi” sözcüğüyle niteleyen çevrelerin bu yeni hamle karşısında ne diyeceklerini elbette bilemeyiz; fakat bunun onur verici bir tepki olmadığını da herhalde aklı başında hiçbir yurttaş yadsımayacaktır!
- Irkçı Fransa, PKK ve Beştepe - 27 Aralık 2022
- Friedrich Engels ve tarihi maddeciliğin temel taşları - 31 Ekim 2021
- İdlib Dramı - 1 Mart 2020